Programın yolunda gittiğini, Türkiye’nin hâlâ cazip bir ülke olduğunu savunan Şimşek’e yanıt Prof. Yeldan’dan geldi: ‘Açıkça itiraf etti’

Prof. Yeldan, “Ebette. Zira programın asıl emeli yerli ve milletlerarası finans sermayesine rant aktararak, krizden çıkışını sağlamak. İstikrar sağlamak ya da enflasyonu düşürmek değil. Türkiye yüzde 40’a varan arbitraj getirisiyle elbette cazip” dedi. 

‘İTİRAF ETTİ’

Şimşek’in aslında açıkça itirafta bulunduğuna dikkat çeken Yeldan, “Kurulduğu günden bu yana AKP’nin aslında sermayenin en gözde partisi olduğunu, bilhassa finans sermayesinin, rantiyel sermayenin, yerli ve milletlerarası finans sermayesinin en gözde partisi olduğunu vurguluyoruz” dedi. Türkiye’den finans sermayesine aktarılan getiriye işaret eden Yeldan, faiz ile döviz kuru bastırılarak elde edilen rantın bunun birer modülü olduğunu söyledi. Bu oranın AKP’nin birinci 10 yılında yüzde 40, yüzde 50 seviyesinde olduğunu anımsatan Yeldan, “Türkiye yurtdışına her bir dolar için yüzde 50 seviyesinde finansal getiri sağlayan, Şimşek’in dediği üzere ‘cazip bir ülkeydi’. 2009 krizi sonrası, 15 Temmuz, referandum, covid üzere çalkantılarla bu oran süratle geriledi. Haziran 2023’ten bu yana ise Şimşek yönetimi altında yine yüzde 40’a varan finansal getiri sunuluyor” dedi.  Kim için rasyonalite ?

Yeldan, datalar geriden geldiği için 19 Mart sonrasında Türkiye’nin ne kadar cazip bir getiri sunduğunun şu anda bilinmediğine dikkat çekerken, şöyle devam etti:

“Eminiz ki Şimşek’in dediği üzere Türkiye hâlâ yabancı için cazip bir ülke. Kim için, kime nazaran rasyonalite ? Çok net gözüküyorki Şimşek’in rasyonalitesi finans sermayesinin çıkarlarına hizmet ediyor. Bunun içerisinde enflasyonla, işsizlikle gayret yok. Sanayi, büyüme yok. Bunun içinde faiz ve döviz kuru var. Döviz kuru da daima baskılanıyor. 50 milyar dolarlık bir rezervin eritilmesinin akabinde döviz kurunun fazla aşınmaması, yabancı sermayeye olan getirinin geriletilmemesi, Türkiye’nin cazip bir ülke olmaktan çıkmaması telaşı var. Program özü itibariyle istikrara kavuşturma, strateji, kalkınma, enflasyonu düşürmek yoluyla Türkiye’de istikrar yaratma programı değil. Direkt doğruya döviz baskılanarak, faiz yüksek tutularak finans sermayesine kaynak aktarma programı.”