CHP’li Namık Tan’dan iktidara dış politika tepkisi: ‘İçinizdeki siyasal İslamcıların bir kısmı…’
TBMM Genel Şurası’nda DÜZGÜN Parti’nin “İran-İsrail ortasındaki çatışmaların Türkiye’ye yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tesirlerinin tespiti, dış siyasette atılacak adımların kriz derinleşmeden belirlenmesi ve vatandaşların her açıdan güvenliğini sağlamak için alınacak önlemlerin görüşülmesi” emeliyle verdiği küme önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Önerinin münasebetini açıklamak üzere söz alan İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, şunları söyledi:
“Uygulayıcılarının Türkiye’nin de dâhil edileceğini gizlemedikleri, Arap baharının da bir ayak olduğu, ulusal orduya kumpasın da ‘Terörsüz Türkiye’ diye cilalanıp sunulan terör örgütünü siyasallaştırma, Lozan’a karşı Anayasa’yı Sevrleştirme teşebbüsünün de bir ayak olduğu BOP kapsamında İsrail İran’ı vurdu. İran’ın tampon olma durumu ortadan kalkarsa İran’daki Afganistanlı, Pakistanlı sığınmacılar ve elbette İranlıların sonumuza yönelmesi durumunda derinleşecek demografik ve güvenlik problemlerine karşı önlem almak zorundayız. Gücünü büyük oranda ithal eden bir ülkeyiz; yaşananların cari açık, enflasyon ve dış ticaret istikrarı üzerinde oluşturacağı baskıya karşı yönelmek durumunda kalacağımız alternatif rotalar ve güç arz güvenliği konusunda önlem almak zorundayız. Ülkemizdeki üslerin kimler tarafından, kimlere karşı ne formda kullanıldığı konusundaki kuşkuları gidermek ve Türkiye’nin emperyal emellere alet edilmemesi konusunda önlem almak zorundayız.
Türk milletinin kurtuluş, Türk devletinin kuruluş savaşının karargâhı olan bu aziz Meclis, savaşın kıyısında bilgilendirilme muhtaçlığı duyulan son yer bile değil ne yazık ki. Bilgilendirilmeyi, istişareyi biz teklif ediyoruz. Sonumuzun öte yanına füze yağıyor, devletin güvenlik toplantısı maalesef bu; ilgili bakanlar artı bir parti, iktidar partisinin sözcüsü. Bu türlü iç cephe tahkimatı olmaz, böyle olsa olsa parti devletinin bildirimi olur lakin ki bu da bizatihi milletin tasada, sıkıntıda, dertte, ona karşı çabada ortaklaşmasına pürüzdür esasen. İç cephe bir ulusal mutabakat hâlinin bedene gelişidir, talimatla oluşmaz. Hudut komşularımız düştüğünde bizim hissemize huzur düşmez, güvenlik düşmez, refah düşmez; kriz, kaos, güvensizlik, asayişsizlik ve şehitlerimizin kanları üzerinde halay çekenlerin hayalleri düşer, teröristanın dördüncü kesimiyle bölünme düşer.”
“İRAN’DA YAŞANAN BU GELİŞMELERE KARŞI KAYITSIZ KALAMAYIZ”
Türkiye’nin İran’a yapılan taarruzlara karşı kayıtsız kalamayacağını belirten Yeni Yol Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya da İsrail’in nükleer silahlarının olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“İsrail’in İran’a saldırmasıyla birlikte bölgemizde 2010 yılından itibaren devam eden istikrarsız alanlardan birisine daha, bir ülkeye daha istikrarsızlığı taşımak üzere bir niyet ortaya çıktığını net olarak görüyoruz. İran’da bir hücum var ve bu taarruz tam da nükleer görüşmeler devam ederken yapılan bir akındı. İsrail’in her türlü nükleer silahı var. İsrail’e milletlerarası hukuk işlemiyor. İsrail istediği halde hareket etme özgürlüğüne sahip. Buna karşın bir Allah’ın kulu da karşısına çıkıp fiilî olarak onu durdurmak üzere bir uğraşın içerisine girmiyor. Hâl böyleyken, Türkiye’ye düşen bir misyon var. 1639 Kasrı Tatlı’dan beri, öncesinde yaşadığımız kimi sorunlara karşın 400 küsur yıldan beri hudut sorunu yaşamadığımız, dost ve kardeş diye tanım ettiğimiz İran’da yaşanan bu gelişmelere karşı kayıtsız kalamayız. İnsani açıdan kayıtsız kalamayız, tarihi açıdan kayıtsız kalamayız; birebir vakitte kendi menfaatimizi düşünüyorsak da kayıtsız kalamayız; oradaki istikrarsızlığın, 100 milyona yaklaşan bir ülkenin içine sokulacağı istikrarsızlığın Türkiye’ye yansımalarını düşünüyorsak kayıtsız kalamayız.
“SAYGIN VE FAAL POZİSYONUMUZU ÇOKTAN YİTİRDİK”
AKP iktidarı devrinde atılan yanlış dış siyaset adımları nedeniyle hem İsrail hem de İran ile husumetli olunduğunu belirten CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, kurul davetinde bulunarak, şunları söyledi:
“İsrail’in başlattığı bu vahim çatışma ülkemizin yalnızca dış siyaset faaliyetlerini değil iktisadını, hatta toplumsal barışını tehdit edebilecek riskleri barındırıyor. Türkiye klasik olarak bölgesinde barıştan beslenerek büyüyüp güçlenen bir ülke, en azından siz iktidara gelene kadar böyleydi ancak sizin ideolojik takıntılarınız yüzünden Orta Doğu’daki saygın ve aktif pozisyonumuzu çoktan yitirdik. Farkında mısınız bilmiyorum lakin 2011’den beri İran’la bir soğuk savaş içerisindesiniz. Suudiler ve İran ortasındaki mezhep çekişmesine bizi zorla soktuğunuz periyottan beri İran’a karşı durdunuz. Suriye’de birinci günden son güne kadar İran’la karşıt cephede oldunuz. Irak’ta onlar Şii yüklü Bağdat Hükümetini desteklerken siz Sünni Araplar, Türkmenlerin Sünni olanları ve Barzani üzerinden oyun kurdunuz. Filistin’i değil, Hamas’ın hamiliğine soyunan hükümetiniz İsrail’le temas ve müzakere kabiliyetimizi sıfıra indirdi. Siz gelmeden evvel hem İsrail hem de İran nezdinde tartısı olan bir Türkiye vardı. O Türkiye bugün olsaydı süratli ve aktif bir orta buluculukla bu ateşi söndürmek için ön alabilirdi. Artık hükümetiniz çatışan iki tarafla da yalnızca hasımlık yaşıyor, taraflara hiçbir halde tesir edemiyor.
“İÇİNİZDEKİ SİYASAL İSLAMCILARIN BİR KISMI İÇTEN İÇE İSRAİL’İ ALKIŞLIYOR”
İşin ciddiyetini idrak edebiliyorsanız bu araştırma komitesini kuralım ve alınacak tedbirleri partilerüstü bir iradeyle tartışalım. Biliyoruz ki bu türlü ihtilaflara taraf olmayı seviyorsunuz lakin kendi içinizde de kararsızsınız. Hakikaten, içinizdeki siyasal İslamcıların bir kısmı iflah olmaz Şia düşmanlıkları sebebiyle İran’ın yenilmesini istiyor ve içten içe İsrail’i alkışlıyor. Filistin hassasiyeti daha ağır basan bir diğer kanaat ise daha dün Suriye’den ötürü eleştirdiği İran’ı tutuyor, toplumsal medyadan İran’ın yanında durma daveti yapıyor. Sizin kendi iç ideolojik tartışmalarınıza nazaran yol almaya kalkarsak bedelli arkadaşlar, sonumuz güzel görünmüyor.”
