EDAM Direktörü Ülgen, Türkiye-ABD ilişkilerine dikkat çekti: ‘İyiye de gidebilir, krize de sokabilir’
EDAM Yöneticisi Sinan Ülgen, ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın bağlantılara katkı yapabileceğini, fakat bağlantılara ‘sınıf atlatmasının’ beklenmesinin gerçekçi olmadığını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump’ın politika üslubundaki ‘öngörülemezliğe’ dikkati çeken Ülgen, “Bu alakaların yeterli istikamete gitmesini de sağlayabilir, rahip Brunson periyodunda gördüğümüz üzere çok çabuk bir krize girmesine de sebebiyet verebilir. Trump üzere biriyle liderden lidere münasebetlerin en temel özelliği çünkü öngörülemez olması. Tesirinin çok büyük olacağını düşünmüyorum” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığıyla tanınan iş insanı Tom Barrack, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak misyonuna başlamak üzere dün gece Ankara’ya geldi. Barrack, Ankara-Washington ilgilerinin tekrar formlandığı bir devirde diplomatik vazifesine başlarken yaptığı birinci açıklamada, “Amacım Türkiye-ABD münasebetlerini üst taşımak. Her vakit yeterli bağlarımız oldu ancak bizim inanılmaz bağlarımız olmalı. Münasebetiyle ABD Başkanı’nın maksadı, bunu başkan ve halklar seviyesine yükseltmek. Türkiye ve ABD’yi ve dünyayı daha güzel yapmak” dedi. Barrack, ailesinin Lübnan ve Orta Doğu kökenlerine de atıfta bulundu. Barrack’ın Türkiye’deki birinci günlerinde kendisinin ülkenin kültürüne daha yakın biri olarak tanınmasını sağlamak için aile kökenlerini vurguladığını belirten İktisat ve Dış Siyaset Araştırmalar Merkezi (EDAM) Yöneticisi Sinan Ülgen, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, bunun ABD dış siyasetinin bir yansıması değil, Barrack’ın ferdî tercihi olduğunu söyledi.
‘DOĞRUSU BUYDU’
Donald Trump’ın tekrar başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte yeni idarenin demokratlara oranla daha fazla İsrail yanlısı bir tavra sahip olmalarının Ankara’da da analiz edildiğine işaret eden Ülgen, “Ankara; Trump idaresiyle ilgiyi riske atmadan yönetmek ve Türkiye’nin Gazze’nin ötesindeki asli ulusal çıkarlarını daha yapan bir ortamda ABD ile ele alınabilmesine imkan sağlamak için Hamas ve Gazze konusundaki söylemlerinde eski radikal dozunu kaybetti. Bence olması gereken söyleme yaklaştık. Daha evvel iç siyasete hizmet eden bir tavır görüyorduk. Bu vakit zaman Türkiye’yi dış siyasette bilhassa ABD ile bağlantılarda olumsuz sonuçlara yol açabilirdi. Bu hususta bir kalibrasyon yapıldığını söylemek mümkün. Lakin bunun aslında olması gerekiyordu, doğrusu da buydu” dedi.
‘BAŞKANDAN LİDERE İLETİŞİM’
Büyükelçi Barrack’ın ABD’nin yeni idaresinde atanan öteki büyükelçilere kıyasla Trump’a yakınlığı sebebiyle avantajlı olduğunu lisana getiren Ülgen, Barrack’ın Trump nezdinde tartısı olduğunu ve bunun ikili bağlar açısından olumlu bir öge olduğunu söyledi.
Buna rağmen Trump’ın siyaset yapma üslubunda kurumların tartısının azlığına dikkati çeken Ülgen, “Türk-Amerikan münasebetlerinin gidişatına buradaki ABD büyükelçi bir katkı yapabilir ve yapacaktır lakin bağlantıların niteliğini yahut sınıf atlamasını sağlayacak bir kişi olmasını beklemek gerçekçi olmaz. Bunu yapacak olan tek kişi Trump. Zira bu kurumsallığı daha az, daha başkandan-başkana iki devlet başkanı arasında yürütülecek olan bağlantıların yükü daha fazla olacak. Bu münasebetlerin âlâ istikamete gitmesini de sağlayabilir, rahip Brunson devrinde gördüğümüz üzere çok çabuk bir krize girmesine de sebebiyet verebilir. Trump üzere biriyle liderden lidere alakaların en temel özelliği çünkü öngörülemez olması. Büyükelçinin rolü olumlu olacaktır lakin bunu gerçekçi bir tabanda görmek lazım. Tesirinin çok büyük olacağını düşünmüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
