Hatay’da beton var, sağlığı umursayan yok
Deprem bölgesinde denetimsizlik halk sıhhati için tehdit oluşturmaya devam ediyor. 6 Şubat’ta en büyük yıkımı yaşayan Hatay’da ÇED raporu zaruriliği Hatay Valiliği tarafından kaldırıldı. Zorunluluğun kaldırılmasının akabinde beton santralleri ve taşocağı inşaatlarında adeta patlama yaşandı. Son iki yılda kentte taş ocağı ve santral sayısı 90’a ulaşırken projelerin meblağı ise 3 milyar liraya yaklaştı. Projelerin değerli bir kısmı için ise Hatay’ın Antakya, İskenderun ve Yayladağı ilçeleri seçildi.
DEPREM SONRASI İKİ BAŞKA TEHDİT
Konuya ait gazetemize konuşan Türk Tabipleri Birliği Merkez Kurulu üyesi Dr. Ali Kanatlı kentin sarsıntı sonrası iki farklı sıhhat sorunu ile karşı karşıya kaldığına dikkat çekti. Birinci olarak zelzeleden kısa mühlet sonra plansız enkaz temizleme ve yasaya uygun olmayan yerinde ayrıştırma işleriyle hava kirliliği yaşandığına dikkat çeken Dr. Kanatlı, “Bir yıla yakın müddet kent asbestli hava soludu. Konutlar ve otomobillerin üstündeki tozda bile asbest tespit ettiğimiz ve bu hususta müracaatta bulunduğumuz halde ikazlarımız dikkate alınmadı” dedi.
‘SAĞLIK PROBLEMLERİNİ TETİKLİYOR’
Enkaz kaldırma süreçlerinin akabinde artık de ÇED aranmadan yapılan taş ocakları ve kent içine yapılan beton santrallerinin de emsal bir tehlike yarattığının altını çizen Dr. Kanatlı, “Asbestin uzun vadede birçok kanser tipine neden olacağı ortada. Kısa vadede bile üst teneffüs yolu rahatsızlıklarının arttığını gözlemliyoruz. Tozlar aracılığıyla taşınan mikroorganizmalar yoluyla diğer sıhhat problemlerin da tetiklendiğini görüyoruz” tabirlerini kullandı. Kanatlı, bu evrede yaşananlarla bile bölge beşerinin ülkü ömür müddetinin kısaldığına dikkat çekerek, halk sıhhatini tehdit eden bu ocak ve santraller için gerekli süreçlerin yapılması davetinde bulundu.
‘KONUT ÜRETİMİYLE MEŞRULAŞTIRAMAZSINIZ’
Projelerin büyük kısmının kum, çakıl, çimento, agrega, hazır beton üretimi ve kırma-eleme tesisi olduğuna dikkat çeken CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, “Bu yatırımlar yapılırken, sıhhat tesir maliyetlerinin hesaba katılmadığı ortadadır. Yurttaşlarımızın halihazırda yaşadıkları ve yaşayacakları teneffüs yolu hastalıkları; zeytinliklerinde, narenciye bahçelerinde, tarlalarında yaşadıkları kayıplar bu yatırımlardan daha mı kıymetsiz?” dedi. Konut gereksinimi mazeret edilerek denetimsiz dinamit kullanımının, gece-gündüz devam eden toz salınımının meşrulaştırılamayacağının altını çizen Kara, tüm işletmeler için daha sıkı önlemler alınması ve kontroller yapılması davetinde bulundu.
