İBB merkezli operasyona karşı yayılan protestoları siyaset bilimciler değerlendirdi: Anlık bir öfke değildi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) 19 Mart’ta yapılan operasyonla İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, ilçe liderlerinin ve İBB yöneticilerinin tutuklanmasıyla başlayan protestolarda Türkiye’nin dört bir yanından “hak, hukuk, adalet” sloganları yükseldi. Yurttaşlar her alanda hissettiği krizi sokaklarda bir ortaya gelerek protesto ediyor. Siyaset bilimciler Prof. Cangül Örnek, Prof. Emre Erdoğan ve Doç. Dr. Fatih Yaşlı son bir ayın fotoğrafını Cumhuriyet’e yorumladı.
‘İKTİDAR AFALLADI’
Toplumdaki politizasyonun süreceği öngörüsünde bulunan Prof. Örnek, “Halk siyasete el koydu ve iktidarla sokakta karşı karşıya geldi. Optimist olmak için bir diğer neden de toplumun bir mağlubiyet psikolojisi içinde olmaması ve aksiyonların iktidarı afalattığını fark etmiş olması” dedi.
19 Mart’la ortaya çıkan halk hareketinin, seçime indirgenmiş siyaset anlayışını geçersiz kıldığını belirten Örnek, “Siyasette yeni bir kırılma olmazsa sokakta başlayan halk hareketinin tıpkı radikallikle sürdürülmesi beklenemez. Sürdürebilmesinin şartı çok net bir siyasal gaye belirlemek ve aksiyonları buna yönlendirmek olabilir. Artık Türkiye’de halkın yansısını dikkate almayan bir siyasi atılımın geliştirilmesi güç. Bu, hem iktidar hem muhalefet için geçerli”
‘ERKEN SEÇİME MECBUR EDİLEBİLİRLER’
Prof. Emre Erdoğan da “gençlik hareketi” olarak tanımladığı olayların, ekonomik ve toplumsal imkânlardan mahrumiyetin yarattığı haklı öfkeden kaynaklandığını söz etti. “Bu öfke sırf bir anlık reaksiyon değil, temelinde yapısal sorunlar olan bir karşı çıkış” diyen Prof. Erdoğan, baskılar ve tutuklamalar karşısında hareketin sürdürülebilmesi için partiler, sendikalar yahut sivil toplum kuruluşları üzere kurumsal yapılarla bağ kurulması gerektiği görüşünü paylaştı.
“Ancak bir çelişki var” diyen Prof. Erdoğan, “Gençlerin mevcut kurumsal siyasete itimadı düşük. Bu durumda kurumsal siyasetin önünde iki yol var. Ya bu enerjiyi sahiplenip, onunla kendini dönüştürerek yeni bir siyasal açılım yaratacak ya da bu potansiyeli göz arkası edip, gençlerin esasen sandıkta oy vereceğini varsayarak mevcut kimlik siyasetine sıkışmaya devam edecek. Bu enerjiyi görmezden gelen her yapı, bir diğerinin muhtemelen popülist yahut çok sağcı bir aktörün bu boşluğu doldurmasına taban hazırlar” sözlerini kullandı.
Doç. Dr. Fatih Yaşlı ise iktidarın muhalefete dönük planlarını gençlerin engellediğini vurguladı ve Türkiye’nin son bir ayını, “Yıllardır siyasi denklemin dışında tutulan sokak, tekrar denkleme dahil oldu” cümlesiyle özetledi. Siyaset sahnesinde neler olabileceğine ait konuşan Yaşlı şunları söyledi: “Eğer sokak siyaseti sönümlenirse iktidar atmak isteyip atamadığı adımları atabilir, sokak siyasetinin devam etmesi ve genişlemesi halinde ise iktidar erken seçime mecbur edilebilir. Hasebiyle iktidarın sokakla sandığı karşı karşıya getiren telaffuzunun karşısına, bu ikisini tamamlayıcı bir telaffuz ve aksiyonlar bütünüyle çıkılması gerekiyor.”
