Yazın yılanlarla karşılaşınca ne yapmalı? Uzmandan hayati tavsiyeler
“BİR YILAN İSTİLASINDAN KELAM EDEMEYİZ”
Yazın gelmesiyle birlikte sık görülmeye başlayan yılanlara ait konuşan Prof. Dr. Ufuk Bülbül, “Aslında bir yılan istilasından kelam edemeyiz. Şu an içinde bulunduğumuz haziran ayındayız. Bu aylarda havaların ısınmasıyla birlikte hayvanlar gizlendikleri yerlerden çıkıyorlar, üreme, eş bulma, beslenme hedefli. Beşerler da tabiatta alışılmış bunlarla karşılaşıyor. Yılanlar olağan sayılarındalar. Yılanları fazla rahatsız edici hareketlerden kaçınmamız gerekiyor. Onların üzerine gidip yakalamaya çalışmak vesaire bu tıp davranışlar, tutmaya çalışmak bunlar yanlışsız değil. Hayvan ister istemez kendini savunmak gayeli ısırabilir. Yoksa olağanda hiçbir yılan, ‘gideyim şuradakini ısırayım, ona ziyan vereyim’ davranışını yapmaz. Zira biz onun besini değiliz. Onlar da aslında beşerden korkan hayvanlar. Lakin biz de onların oldukları oyuklara gidip, onları rahatsız edersek; o da savunma gayeli bunu yapacaktır. Görmeden üzerine basma durumu olabilir, hayvan yeniden kendini savunma emelli ısıracaktır. Ormanlık alanlara gittiğimizde, kesinlikle ayağımızda terlik değil de kalın bir ayakkabı, giysilerimizin yeniden kot pantolon üzere kalın olması, yılanın bizi ısırmasını engelleme yahut ısırırsa ziyanını çok aza indirgeyecek hale getirecektir. Onlar bizi besin olarak tercih etmediği için bizle fazla işleri yok. Ancak bizim yaşadığımız alanlarda onların besini olan canlılar olursa fare üzere hayvanlar bunun için geliyorlar” diye konuştu.
“ÖLDÜRÜRSEK, FARELERİN SAYISI ARTAR”
Yılanları öldürmenin hakikat olmadığını söyleyen Prof. Dr. Bülbül, “Her yılanı görüp, ziyanlı, öldürelim davranışı var insanlarımızda maalesef. Bu hakikat bir davranış değil. Her hayvan tabiatta bir rol üstlenmiş durumda, ekolojik istikrar üzerinde. İnsanların olduğu yerde, fareleri yemeye geliyor. Biz daima yılanları öldürsek, bu sefer farenin sayısı artacak. Bir istikrar bozulacak. Hayvanların üstlendiği rol var. Bu yüzden de şuurlu olmak gerçek olan. Her yılan çeşidi zehirli değil, bunu tanıyabilmek bilgisini edinmek kıymetli. Tabiat bizim için bir nimet, biz de tabiatın bir ögesiyiz. Bu canlılarla birlikte yaşıyoruz. Yalnızca tek başına insan yaşamıyor, onların da yaşama hakkı var; her canlının olduğu üzere. Zonguldak’ta olan 32 tane cinsin 4 tanesi jenerasyonu tehdit altında olan hayvanlar. Giderek sayıları azalıyor, onları korumak için elimizden geleni yapmalıyız. Onlara fazla yaklaşmazsak, ne onları öldürmemize ne de onlardan korkmamıza gerek var” dedi.
