Yurttaşların ‘temel politik haklarını’ savunmak için sürdüğü eylemler ve boykota yargı işlemleri artıyor: Hukuk yurttaşı sindirmenin bir aracı olamaz!

CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan, yurttaşların “temel politik haklarını” savunmak için katıldığı ve boykotla süren hareketler kapsamında; Türkiye genelinde resmi olmayan sayılara nazaran 2 bin gözaltı ve 300’ün üzerinde tutuklama kararı verildi. Ankara Barosu Başkanı Köroğlu, eylemler kapsamında işletilen yargı sistemine ait; “Eylemlere katılan yurttaşlar hakkında başlatılan soruşturmalarda türel münasebetlerden çok, politik saiklerin tesirli olduğu görülmektedir. Barışçıl hareketler bir hak, yargı ise bir baskı aracı değildir” dedi.

CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınmasının akabinde başlayan ve ve yurttaşların “temel politik haklarını” savunmak için sürdürdüğü aksiyonlar ve boykota iktidar ise yargıyla karşılık veriyor. Aksiyonlar kapsamında başta İstanbul ve Ankara olmak üzere; birçok vilayette düzenlenen eylemelerde gözaltılar ve tutuklamalar yaşandı. Bu kapsamda “Hukuk devletiyiz” savunması yapan yetkili makamların son gözaltı ve tutuklamaların akabinde net sayıları hâlâ açıklanmaması dikkat çekiyor.

YETKİLİ MAKAMLAR SESSİZLİĞİNİ KORUYOR

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya en son 27 Mart’ta aksiyonlar kapsamında yapılan gözaltı ve tutuklama sayılarını paylaştı. Yerlikaya, bu tarihte bin 879 kişinin gözaltına alındığını, 260’ının tutuklandığı, 468’i hakkında isimli denetim kararı verildiğini, 662’sinin süreçlerinin devam ettiğini ve 489’unun da hür bırakıldığını açıkladı. Fakat Yerlikaya’nın son açıklamasının akabinde da hareketler kapsamında gözaltılar ve tutuklamalar yaşandı. Son datalara ait yetkili makamlardan bilgi paylaşılmazken, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi’nin belirttiği 29 Mart tarihli son bilgilere nazaran İstanbul’da 794 gözaltı, 279 tutuklama ve 91 konut mahpusu kararı verildi. Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırması Merkezi’nin (Ankara TODAM) gazetemize aktardığı bilgilere nazaran aksiyonlar kapsamında toplamda 280 gözaltı yapıldı ve 4 kişi tutuklandı.

İDDİANAME HAZIRLADI

ANKA’nın dün paylaştığı bilgilere nazaran ise aksiyonlar nedeniyle Türkiye genelinde yaklaşık 2 bin kişi gözaltına alındı. İstanbul’da 268, İzmir’de 19, Bursa’da 19, Ankara’da 4, Kocaeli’nde 3 ve Adana’da 3 olmak üzere toplam 316 yurttaş tutuklandı. Büyük çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bu yurttaşlar Şeker Bayramı’nı cezaevinde geçirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise hareketlere katılan ve ortalarında tutukluların da bulunduğu 213 kişi hakkında; “kanuna karşıt toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara karşın resen dağılmama” suçlamasıyla 6’şar aydan 3’er yıla kadar mahpus cezası talebiyle iki farklı iddianame hazırladı.

‘MÜDAHALELER DEMOKRATİK DÜZENE DARBEDİR’

Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, eylemler kapsamında yaşanan yargı sürecini gazetemize kıymetlendirdi. Barışçıl aksiyonlarda kolluk kuvvetlerince orantısız güç kullanımı yapıldığını vurgulayan Köroğlu; “Kolluk kuvvetlerinin temel vazifesi, hukukun üstünlüğünü koruyarak kamu sistemini sağlamak ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini teminat altına almaktır. Lakin, son periyotta bilhassa barışçıl aksiyonlara yönelik orantısız güç kullanımı, Anayasa ve milletlerarası insan hakları kontratlarının açıkça ihlal edildiğini göstermektedir. Kolluk güçlerinin bu hakları ihlal eden her türlü müdahalesi, demokratik toplum sistemine vurulan bir darbedir ve kabul edilemez” dedi.

‘TUTUKLAMALAR SİYASİ BİR KARARDIR’

‘ADALET BASKI ARACI OLARAK KULLANILAMAZ’

“Son devirdeki yargısal süreçler, hukuk güvenliğini tehdit eden siyasi müdahalelerin arttığını gösteriyor” diyen Köroğlu; “ Hareketlere katılan yurttaşlar hakkında başlatılan soruşturmalarda hukuksal münasebetlerden çok, politik saiklerin tesirli olduğu görülmektedir. Yargının bağımsızlığı, yurttaşların adil yargılanma hakkı ve söz özgürlüğü, demokratik bir toplumun temel taşlarıdır. Bu soruşturma ve yargılamaların, hukuka uygunluğu konusunda önemli kuşkular bulunmaktadır. Adalet, bir baskı aracı değil, hakkaniyetin teminatı olmalıdır” diye konuştu.

‘BOYKOT TABİR ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDADIR’

Yurttaşlar tarafından başlatılan ve CHP’nin takviye verdiği dünkü aksiyonlar kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmalara da değinen Köroğlu, şunları söyledi:

“Boykot, bireylerin ekonomik ve siyasi tercihlerine dair bir irade beyanıdır ve tabir özgürlüğü kapsamındadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın boykot davetleri nedeniyle soruşturma başlatması, tüzel değil siyasi bir adımdır. Savcıların vazifesi, yurttaşların hak ve özgürlüklerini korumaktır. Hukukun, yurttaşları sindirmek için bir araç haline getirilmesi kabul edilemez. Son devirde yaşananlar, yargının siyasi bir enstrümana dönüştürüldüğünü ve toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanıldığını göstermektedir. Hukukun siyasallaştırıldığı, soruşturmaların ve tutuklamaların bir baskı sistemi olarak işletildiği bir ortamda, demokratik bedeller önemli bir tehdit altındadır. Hukukun üstünlüğü bir toplumun temel garantisidir. Barışçıl hareketler bir hak, yargı ise bir baskı aracı değildir.”